Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu
Kişinin, mevsim değişikliğine bağlı duygulanım değişikliği halidir.Her yıl sonbahar ve kış aylarında günlerin kısalmasıyla ortaya çıkar.Günlerin uzayıp güneşin parladığı ve gün ışığının daha yoğun olduğu ilkbahar ve yaz aylarında belirtileri kaybolur.Mevsim geçiş depresyonunun tüm mevsim değişikliklerinde görülmesi olasıdır.İnsan organizmasının, mevsim değişikliğine adaptasyon süreçlerinin etkilenmesi; beyin kimyasını da etkileyeceğinden bu tür depresif durumlarla karşılaşmak normaldir.
Mevsim Geçişlerine dikkat
Bu depresyon türü, günlerin kısalmaya başlayarak, iklimin soğuk ve ışığın azalma eğilimine girmesiyle artış gösterir.Ekim ayında başlayan bu süreç, çoğunlukla geçici etkilere sahiptir.Uzun süren depresyon belirtilerinde mutlaka bir uzman desteği alınmalıdır.Depresyon, beyin kimyasının değişimlerine bağlı olarak, fizyolojik değişmeleri de beraberinde taşır.Beyin kimyasında meydana gelen değişikliğin, yoğunlukla; serotonin, melatonin ve endorfin salgılarındaki azalmayla karakterize olduğu düşünülmektedir.Özellikle serotonin ve melatonin salgısının gün ışığının azalmasıyla orantılı olarak azalma eğilimine girmesinin depresif ataklara neden olduğu göstermektedir.
Bozulan uyku kalitesi ve yoğunluğu ile eşlik eden diğer çevresel faktörlerin de eklenmesiyle oluşan depresyonun hafife alınmaması gerekir.Öncesinde geçirilmiş depresyon atağı, iki seferden fazla görülen mevsimsel duygu-durum bozukluğu, ailede depresyon öyküsü gibi durumlar, mevsim geçiş depresyonunun şiddetini ve süresini belirleyici etkenler olarak karşımıza çıkar.Beyin kimyasında meydana gelen değişikliğin, yoğunlukla; serotonin, melatonin ve endorfin salgılarındaki azalmayla karakterize olduğu düşünülmektedir.
Toplumda, yüzde 5-6 görülme sıklığına sahip olduğu düşünülen mevsim geçiş depresyonu, yerkürede ekvator bölgesinden uzaklaşıldıkça yüzdesel farklılıklar gösterir.Kadınlarda görülme oranı erkeklerden fazladır. Belirtiler, 20’li yaşlarda daha sık görülür.İlkbahar yaz döneminde görülebilen depresyon belirtileri de kış dönemine benzer özellikler içerir.Mevsimsel depresyona ait aşağıdaki belirtilerden bazıları veya hepsi görülebilir.
- Hassas
- Sinirli,
- Umutsuz,
- Sürekli ağlama modu,
- Anksiyete,
- Enerji eksikliği
- Yorgunluk,
- Halsizlik
- Kollarda veya bacaklarda ağırlık,
- Sosyal yaşamdan uzaklaşma,
- Aşırı uyku isteği,
- Zevk kaybı,
- Yeme alışkanlıkları değişimi,
- Kilo alma,
- Konsantrasyon zorluğu,
- Performans düşüklüğü,
- Cinsel isteksizlik.
Bir takım farklılıklar olması normaldir.Örneğin kış dönemi depresyonunda görülen iştah açılması hali, ilkbahar yaz döneminde tersine dönebilir.Ya da uykuya düşkünlük kendini uykusuzluk olarak gösterebilir.
Tek durum değil birçok derece ve farklı durumlardan bahsetmek olasıdır.Hafif geçirilen depresyon atağında kişi gündelik işlerini normal seyrinde sürdürürken, ağır geçirilen mevsim depresyonunda kişi gündelik yaşamdan ve sosyal çevresinden kopma eğilimi gösterebilir.Ağır ataklarda uzman kontrolü son derece önemli hal alır.Yoğun mevsim geçiş sendromu hallerinde madde bağımlılığı hatta intihar (özkıyım) düşüncesi de hastalığa eşlik edebilir.Bipolar bozukluğu olan bazı kişilerde ilkbahar ve yaz ayları, hipomani denilen daha hafif bir mani formuna neden olabilir.
Mevsimsel geçiş depresyonunu diğer depresyon türlerinden ayıran belirgin ayrılık; semptomların en az iki yıl arka arkaya ve birkaç ay sürmesi, diğer mevsimlerde görülmemesidir.
Ortaya koyabilecek net bir laboratuvar tanısı yoktur.Yorgunluk, halsizlik vb. durumları yaratan başka bir hastalığın varlığını netleştirmek için birtakım testler yapılabilir.Şeker hastalığı, viral ya da bakteriyel enfeksiyon varlığı, fiziksel durum değişikliklerine neden olabilir.
İlaç tedavisi: Mevsimsel depresyonu olan bazı hastalarda antidepresan ilaçlar son derece olumlu sonuç alınmasını sağlar.İlaçlar uzman tarafından yazılmalı ve izlenmelidir.Antidepresan tedavisine, tipik şikâyetler ortaya çıkmadan başlanır ve belirtiler geçse de tedaviye bir süre daha devam edilir.Antidepresan ilaçlardan tam yarar görebilmek için birkaç hafta geçmesi gerekebilir.
Psikoterapi: Kendilerini kötü hissetmelerine neden olan olumsuz düşünce ve duygular üzerinde odaklanmasını sağlar.Farkındalık, depresyon nöbetlerini engelleyebilmelerine ya da minimize edebilmelerine katkıda bulunur.
Fototerapi (ışık terapisi): Semptomları hafif olan kişilerde açık havada dolaşmak, egzersizler yapmak, yürüyüş yapmak yeterli olabilmektedir.Uygun hastalarda gün ışığını taklit eden ışıklı ortamda hastaya ışık terapisi uygulayabilir.
YORUMLAR:
0 comments: