ANTROPOLOJİK BAKIŞ AÇISIYLA KÜRESELLEŞMENİN OYUN VE OYUNCAK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ:
KÜRESELLEŞMENİN OYUN VE OYUNCAK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Eskiden oyuncakların oyun gibi bir amacı yokmuş. Yani eski zamanda oyuncaklardan ziyade var olan oyuncaklar kült objeler olarak varlıklarını göstermişlerdir. “Paylaşılabilen, değiş tokuş edilebilen, daha da önemlisi bazı hastalıkların tedavisinde rehabilitasyon malzemesi olarak kullanılan oyuncaklar, Eski Yunan’da kız ve erkek çocukların ergin olduklarını tanrıça Artemis’e sunarak kanıtladıkları “kült” objeler olarak da kendini gösterirlermiş. Bunun yanı sıra; Eski Mısır mezarlarında bulunan deri toplar, toprak bebekler, günümüzde çocuğu olmayan kadınların bazı ziyaret yerlerine koydukları minyatür bez bebekler, beşikler bebeklerin genellikle ilk oyuncağıdır. Tarihin en eski oyuncaklarından biri olan, çıkardıkları sesten ötürü Avustralya yerlilerince kutsal törenlerde kullanılan çıngıraklar da yine oyuncakların kültleştirilmesine verebileceğimiz başka örneklerdendir”. Bu kült objeler zamanla değişime uğrayarak oyuncak adı almıştır. Günümüzde de oyuncaklar geleneksel kimliklerinden sıyrılıp popüler kültürün bir parçası olmuşlardır.
Eskiden
çocuklar kendi kendilerine oyuncaklar yaparak vakit geçirirlerdi. Bazen bir bez
bebek, bazen bir topaç, bazen de bir yay. Çocuklar o zamanlarda hayal
ettiklerini, gerçekte görüp minyatürleştirdiği oyuncaklar yaparlardı. Yani
demek istediğim çocuklar o dönemde oyuncak ve oyun bakımından üretici
niteliğine sahiplerdi. Çocuklar sadece oyuncak yapmıyorlardı aynı zamanda
oyunlarda tasarlıyorlardı. Dışarıda saklambaç, körebe, sek sek, beş taş, istop
vb. oyunlarda oynuyorlardı. O dönemlerde herhangi bir sokaktan bile
geçildiğinde çocukların o şen şakrak seslerinin eksik olmadığını görürdünüz.
Çocuklar sadece oyuncak veya oyun kurmuyorlardı aynı zamanda yaratıcı, üretici,
tatmin olmuş, kendine güvenen kişilikler de oluşturuyorlardı. Çocukların
önceden yaptığı bebekler şimdi başka insanlar ve makineler tarafından yapılıp
onlara sunulmakta. Bu da çocuğun hayal dünyasını ve el becerilerini yok
etmektedir. Çocuk oyuncakları alanına baktığımızda da şunu görmekteyiz: Geleneksel hayatın çocuklara üretme olanağı
sağladığı, özgün, yaratıcı, sıcak, yalın ve otantik oyuncaklar ve de oyunların
yerini şimdi küresel süreçlerle birlikte piyasa ilişkilerinin ürünü olan endüstriyel
oyuncaklar ve Batı menşeli rekabet, eleme, bireyci vb. özellikleri olan kurallı
oyunlar almıştır. Günümüz
oyuncaklarındaki en büyük sorun, piyasa ve popüler kültür dolanımıyla oyuncağın
çocukluktan bağımsız, çocuk-ötesi ve çocuğun naif dünyasını aşan bir ürün
haline getirilmesidir.
Dünya
ekonomisinin dizginlerini elinde tutan, dolayısıyla küreselleşmeyi tetikleyen,
sanayi gelişimini tamamlamış Batılı ülkeler, her şeye yön verdikleri gibi yerel
kültürler içerisinde yer alan, başka bir söylemle az gelişmiş ülkelerdeki çocuk
oyun ve oyuncaklarında da kendilerini hissettirmektedirler. Teknolojinin gelişmesiyle beraber aynı anda
farklı ülkedeki herhangi bir olaydan haberdar olabiliyoruz. Dolayısıyla bir
oyuncak veya oyun çıktığında televizyondan veya tabletten gören çocuklar da
haberdar olabilmekte aynı zamanda alabilmektedir. Şimdilerde çıkan Barbie bebekler, Ninja
kaplumbağalar, ben 10 saati, çeşitli çizgi film karakterleri gibi oyuncakların
her ülkede aynı adla anıldığını söyleyebiliriz. Eskiden bile oyuncak her yerde
aynı olsa da aynı ada sahip olmazdı. Örneğin; Topaça baktığımızda Rusya’da “volçok”,
İtalya’da “trottola”, Yunanistan’da “strambos” gibi her dilde ve bir ülke
içinde bile farklı isimler alırken Pokemonlar, Barbieler dünyanın her yerinde
aynı adla tanınmaktadır. Bu da demek oluyor ki dünya tek tipleşiyor. Artık tüm
oyuncakların sadece bir ismi var. Bu oyuncaklar günümüz çocuklarına yetişkinler
tarafından kurgulanmış olarak verilmekte ve bu durum çocukların el becerilerini,
yaratıcılıklarını gitgide yok etmektedir. Küreselleşen bu oyun ve oyuncaklar çocukların
eve kapanmasına ve onların çeşitli psikolojik olarak etkilenmesine sebep
olmaktadır. Şimdiki çocuklar teknolojinin daha da ilerlemesiyle bütün
günlerini, saatlerini tablet ve bilgisayar oyunları üzerinde harcamaktadır. Şimdilerde herhangi bir sokaktan geçtiğinizde
sokakta oynayan çocukları görmeniz nadirdir. Çünkü o çocuklar küreselleşmiş
oyun ve oyuncaklarını yine küreselleşmiş bu dünyaya uygun olarak evlerinde
oynamaktadırlar.
Sonuç olarak değişen ve küreselleşen bu dünyada oyuncakların ve oyunların küreselleşmesi kadar doğal bir şey yoktur. Lakin oyuncakları oynayıp eğlenmeye yarayan her şey ya da önemsiz iş olarak görmemiz doğru değildir. Çünkü çocuğun kişilik gelişiminde etkin olan oyuncağın küreselleşmesine paralel olarak gelişecek kişiliklere de ileriye dönük bir tek tipleşme görülmesi söz konusudur. O yüzden yapılan oyuncakların ve bilgisayar ortamında kurgulanmış oyunların da çocukların kişiliklerine etkisi dikkate alınarak hazırlanmalıdır. Zira sanal ortamdaki oyunların bazıları şiddete özendirmekte olduğunu düşünmekteyim. Oyuncaklar sosyolojik, psikolojik ve antropolojik boyutlara sahip olan ve üzerinde ciddiyetle durulması gereken materyallerdir. Bu yüzden oyuncakları basit bir araç olarak görmekten ziyade eğitici, geliştirici bir materyal olarak görmeliyiz.
YORUMLAR:
0 comments: