Merhabalar,
Bu aralar sıkça televizyonda her kanalda gördüğüm ama hiç birimizin görmek istemediği bir haber dolanıyor. Ne tür bir haber olduğunu belki de bir çoğumuz anlamıştır. Gördüklerimden sonra uzun zaman önce okuduğum bir kitabı anımsattı bana.
Adı : Sahra
'Yaşayacağım hayatı biliyor olsaydım yine doğmak ister miydim ,çok merak ediyorum. Öyle bir kozanın içinde açtım ki gözlerimi, kapkaranlık, dapdar. nefes alsam yok olacakmışım gibi.. Her geçen gün biraz daha küçük gelen, öyle ki hareket etmemi bile engelleyen bir koza.. Beni korumak için değil de hapsetmek için etrafıma örülmüş duvarların arasında kalakaldım. Ve bir kelebek bir günlük de olsa tadacağı özgürlük için o kozayı yarıp hayata kavuşabilirken, benim bir kelebek kadar bile umudum yok.
Annem haricinde de kimsenin gözlerinde rastlamadım zaten ne merhamete, ne insaniyete.
Ama kötü nedir, biliyorum sanırım. O kadar çok duydum ki....
Çünkü bize "Kötü Kadın" derler kimsenin içinde iyiliği görmek istemezler. Bunu derken bile, insan etine acıkmış gözleri, nefesleri gibi kan kokar.. Belki yaşam, annem için büyük cezaydı ama bu dört duvar arasında ölmesine bile izin yoktu. O etten bir servetti.
Herkes için , parası ödendikten sonra alınabilecek bir üründen ibaretti, tıpkı diğer kadınlar gibi. Alınıp satılabilen, söz hakkı olmayan, tek görevi nefes almak olan canlılardık. Hatta parası, gücü, olan isterse elimizdeki tek şeyden, nefes alma hakkımızdan bile feragat etmemiz gerekebilirdi..
BEN SAHRA...
ADIM ARTIKANNEMİN KADERİ DEĞİL, BENİM HİKAYEMİN ÖNSÖZÜ...
Bir anne ve kızının bu hayattan kaçışı ve kurtuluşu kendilerine yeni bir yaşam kurmaya çalışmalarının hikayesi. Eğer ki okursanız ben Sahra'nın ve annesinin hikayesini çok seveceğinize inanıyorum.
Sevgiyle Kalın ..
Alya..
YORUMLAR:
0 comments: